Ben makine mühendisiyim ama aynı zamanda bir insanım.Vücudumda motor yerine bir kalp taşıyorum, bu sefer ki yazımda başıma sıkça gelen, sizinde başınıza sıkça gelecek bir kaç olaydan bahsedeceğim.
Hayallerimiz vardır, zevk alarak birşeyler yapmak isteriz, hayatımızı daha anlamlı kılmak isteriz ama ne yazık ki bu hayallerine çok az insan kavuşmuştur.Nedendir bilinmez aslında biliniyor da, ne zaman birşey yapmak istesek önümüze set koyarlar.Korkuturlar, soğuturlar, hayattan nefret ettirirler.
Güzel bir söz var biraz kaba tabir ama tecrübe hayatta yediğimiz kazıklardır.Öğüt vermek çok güzeldir, insanlar öğüt verirler ama öğütleri tutmak kolay değildir, hayat toz pembe gözükür, ve büyük olasılıkla o öğüdü tutmayız ve acı bir tecrübe elde ederek hayatta olgunlaşırız.Tecrübe edinmek güzeldir ama bunun faturasını iyi hesaplamak gerekir.Kimi bedeller çok ağırdır, kimisi ise çok ucuza kapatılmış bir tecrübedir, karlı bir iştir aslında.
Bir insan düşünün bir işi olsun bu insanın ama içinde sürekli uhde kalsın, belki bu adam hayatı boyunca para kazanmıştır, ama içinde kalan uhdeler yüzünden hayattan pek tat alamaz.Çünkü kendimden biliyorum, çalışıyorum ama aklım her zaman başka yerde, okuldayken de böyleydi, hoca sınıfta ders anlatırken ben hep projelerimin hayallerini kuruyordum.Ne mi oldu, hiçbirşey olmadı, okulu bitirdim ve işe girdim, çalıştım ama bakıyorum ki, zorlanıyorum olmuyor bir şeyler eksik hep.
Sürekli gözlem yapıyorum, işinden keyif alan yada işinden memnun kişileri gözlemliyorum, biraz konuşunca anlıyorum ki, o insanlar böyle birşeyin hayalinde değiller, onlar sadece işim olsun derdindeler.
Tekrar kendime bakıyorum, ben kimim, neler yapabilirim, neyim eksik, neyim fazla… tartıyorum tartıyorum ama sonuç ne biliyor musunuz, ben içimde kalan uhdeyi gerçekleştirmeden yada denemeden bu illetten kurtulamam.
İnkilaplar her zaman sıkıntılı olmuştur, bırakın yenilikleri, bir fabrikada çalışan personele bir form verseniz ve bunu doldurun deseniz, size 50bin tane laf söylerler nerden çıktı bu, çok mu gerekli diye.Bir tane kağıt parçasına bile bu kadar karşı çıkanların olduğu bir toplumda, hayallerin peşinden gitmek sizce ne kadar kolaydır.
Üstelik sorumluluğunuz varsa bu inanılmaz zor bir iştir.Peki ne yapmak gerek, insanların olgunlaşma dönemleri vardır, hayallerinde olgunlaşma dönemleri vardır, ve en olgun döneminde hayalinizin peşinden koşun, benim koştuğum gibi…
Şimdi size küçük ama önemli bir ayrıntı sunacağım, hayalinizin peşinden koşun dedim ama illa ki başarılı olacaksınız demedim…Başarısızlıkta bir başarıdır, çünkü denemişsiniz ve olmamış, bu hiç mühim değil, biz aslında kazandık çünkü içimizde ki uhdeden kurtulduk, yıllar sonra ah keşke zamanında deneseydim demeyeceğiz.
Ben hayalimin peşinden koşuyorum, 1 hafta oldu bugün, kafamda kurduğum gibi gitmiyor, olsun denemeye devam ediyorum.Ben şuan kendime yatırım yapıyorum, bu deneyimi kim bana verebilir ki, kim öğretebilir ki…
Yazının başlığında da yazdığım gibi insanların ne dediği önemli değil, biz ne istiyoruz o önemli, insanlara soru sorun yada bir fikir danışın deyin ki ben bunu yapmak istiyorum bakalım ne diyecekler, kaç kişi mantıklı açıklamalarla sizi doğru cevabı verebilecek.Ama şunu unutmayın, soruyu soracağınız kişilerde önemli, sen hayatında hiç risk almamış bir adama riski sorarsan cevap veremez, yada sana bağımlı birine sorarsan kendi çıkarları zora gireceği için sana doğruyu söyleyemez.İşin erbabına sormak gerek, bu yollardan geçmiş birilerini bulmak gerek, en son hepsini toplayıp kendi muhakememizi yapıp kararı vermeliyiz.
Uzun bir yazı oldu, işin özü kısaca, kalbini dinle, etrafı gözle, mukameme et ve karar ver.Sonunu çokta düşünme, çünkü sonunu düşünen kahraman olamaz.
Adam gibi adam buldunuz mu da yapışın o adama kaçırmayın, sağlam adamlar çok yok piyasada…
Sağlıcakla kalın…