Pazar sabahı, 9 günlük bir buhar türbini bakımından yeni gelmişim, pazartesi günü sayısal analiz sınavım var, canım hiç mi hiç çalışmak istemiyor, bütünleme sınavının olması ve master öğrencisi olmamdan dolayı gelen bir rahatlık ve boşvermişlik, ayrıca kafamda yapmak istediklerimin heyecanı, web sitelerim deki güzel gelişmeler ve zihnimi boşaltma isteği de olunca açıkcası hiç mi hiç bişey yapasım gelmiyor, boş boş ekrana bakıp Sertab Erenerin hani kimi zaman şarkısını 30 kez tekrarlamak daha cazip geliyor.
Biraz İzmit ten bahsedeyim, kaldığım otel tam merkez de yürüyüş yolu üzerindeydi, çok iyi olmasada, 23 nisan da ki doluluktan dolayı ancak bulabildiğimiz bir oteldi ama kahvaltılarında börek olması beni güzel ve severek kahvaltı yapmaya sevk etti.İzmitin merkezinde o yürüyüş yolu denilen yerde bolca ağaç olması yeşillik ve geniş bir yürüme alanının olması beni keyiflendiren, hayattan zevk almama sebeb oldu.Ayrıca akşam yemeklerini de aynı yürüyüş yolu üzerinde yememiz, güzel bir et lokantası tarzında bir yerdi, isim vermiyeyim reklama girmesin 🙂 benim için iş yorgunluğunu atmanın en güzel yoluydu.Artık havası mı suyumu yaradı bilmiyorum, geldikten sonra bana değişmişsin diyenler oldu, işin özü yaramış yani 🙂
Bakım çalışmasında, 2 hollandalı ve 1 amerikalı süpervizörle çalıştım, iş güvenliğine ne kadar dikkat ettiklerine şahit oldum, haliyle bilgi aktarımı oldu bolca, güzel dostluklar kurduk, hepsinin de ilk seferleriydi Türkiye de ve ulvi bir görev olarak Türkleri ve Türkiye yi iyi tanıtmam gerekiyordu, elimizden geldiğince tanıtmaya çalıştık.
Sonuca gelirsek, başarıyla tamamlanmış bir bakım, Yabancı bir firmayla ortak iş yapmanın ve örnek teşkil etmenin mutluluğu, bilgileri cebe atmanın hazzı ve güzel yemekler yediğimiz ve keyifli zamanlar geçirdiğimiz 9 günlük İzmit macerası.